İstanbul'da Belgrad Ormanı'nda meydana gelen bir kaybolma olayı, şehirdeki herkesin dikkatini ve üzüntüsünü çekti. 4 gün boyunca kayıp olan ve arama kurtarma ekiplerinin yoğun çabaları sonucu bulunduğu belirtilen Mimar Ece Gürel, hastaneye kaldırıldığında tüm müdahalelere rağmen maalesef hayata tutunamadı. Bu üzücü gelişme, hem ailesini hem de meslektaşlarını derin bir yas içinde bıraktı. Ece Gürel'in kayboluşu ve hastanede vefat etmesi, büyük bir trajedi olarak kaydedildi.
İstanbul'un en yeşil alanlarından biri olan Belgrad Ormanı, 30 Kasım tarihinde Mimar Ece Gürel'in kaybolmasıyla sarsıldı. Ece Gürel'in yürüyüşe çıkmak için gittiği ormanın derinliklerine giden ailesi ve arkadaşları, saatler geçtikten sonra kendisinden haber alamayınca endişelenmeye başladı. Arama kurtarma ekiplerinin olayı öğrenmesi ile birlikte geniş bir araştırma başlatıldı. Ormanda kaybolduğu günkü saatlerden itibaren İstanbul İtfaiyesi, Jandarma, AFAD ve gönüllü gruplar, Belgrad Ormanı'nın çeşitli noktalarını taramak için seferber oldu.
4 gün süren yoğun çabalar sonucunda, 4 Aralık'ta Ece Gürel, ormanın farklı bir noktasında bulundu. Bulunduğunda sağlık durumu kritik durumdaydı ve hemen tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırıldı. Ne yazık ki, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen, Ece Gürel’in hayatını kaybettiği duyuruldu. Bu beklenmedik ölüm, özellikle mimarlık camiasında büyük bir şok etkisi yarattı. Ece Gürel, hem sanatı hem de kişiliği ile tanınan bir mimar olarak kendine özgü bir yer edinmişti.
Ece Gürel, İstanbul Üniversitesi'nde mimarlık okumak üzere 2000'li yılların başında eğitimine başlamış ve kısa sürede sektörde adından söz ettiren bir figür haline gelmiştir. Genç yaşta hayata gözlerini yumması, hem ailesini hem de meslektaşlarını derin bir üzüntüye boğdu. Mimar olarak çalıştığı projelerde estetik anlayışı, yenilikçi bakış açısı ve detaylara verdiği önemle dikkat çeken Gürel, birçok başarılı projeye imza atmıştı. Mimarlık yanında, şehir planlama konularında da çalışmalar yaparak topluma katkıda bulunmaya çalışıyordu.
Onun çalışanları ve arkadaşları, Ece Gürel’i hep canlı, esprili ve pozitif birisi olarak tanımlıyorlar. Ece’nin kaybı yalnızca ailesi ve yakın arkadaşları için değil, onunla çalışan herkes için büyük bir kayıp oldu. Sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımlar, dostlarından, meslektaşlarından ve öğrencilerinden gelen taziye mesajları ile dolup taştı. Ece Gürel, yalnızca iş yaşamındaki başarılarıyla değil, aynı zamanda sıcak kişiliğiyle de anılacaktı. Hala genç yaşta hayata veda eden bu yetenekli mimarın ileride peşinden gideceği daha birçok hayali vardı.
Belgrad Ormanı’ndaki kayboluşu ve ardından gelen ölüm, İstanbul’da dikkatlerin, özellikle güvenli yürüyüş alanlarına ve doğada yalnız başına yürüyüş yaparken alınması gereken önlemlere yönelmesine neden oldu. Uzmanlar, doğaya çıkarken yalnız gitmeme veya önceden plan yapma gibi önlemlerin önemine dikkat çekiyor. Ece Gürel’in trajik kaybı, birçok insana doğanın sınırlarını daha iyi tanıma ve saygı gösterme gerekliliğini yeniden hatırlattı.
Olayın ardından, Ece Gürel’in anısına yönelik çeşitli etkinlikler ve anma törenleri düzenlenmesi planlanıyor. Mimarlar ve şehir plancıları, onun mimari yaklaşımlarını hatırlamak ve daha geniş kitlelere ulaştırmak adına bir araya gelerek onun mirasını yaşatmayı hedefliyor. Ece Gürel’in hayatı ve kariyeri, genç mimarlara ilham vermeye devam edecek. Bu acı kaybın ardından, Ece Gürel’in adının yaşatılması için gereken her türlü çalışma yapılacak ve onun eserlerine sahip çıkılacaktır.
Belgrad Ormanı’ndaki bu talihsiz olayın ardından, Ece Gürel’i tanıyan herkes, onun kişiliğini ve yeteneklerini anarak bir araya geliyor. Hayatı boyunca yarattığı eserler ve bıraktığı izlerle, Ece Gürel’in hatırası her zaman yaşatılacaktır. Uzun yıllar boyunca mimari dünyasında ışık saçan bir yıldız olarak anılacak. Kaybı, sadece kendisinin değil, onunla birlikte şekillenen birçok projeye ait hayallerin de sona ermesi anlamına geliyor.
Bu trajik olayın ardından, Ece Gürel’in anısını yaşatmak ve onun gibi geleceğin mimarlarını teşvik etmek amacıyla daha fazla etkinlik düzenlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Herkesin bu kayba saygı duyması ve Ece Gürel’in yaşamını pozitif bir etki bırakacak şekilde anması bekleniyor. Mimarlık dünyası, Ece’nin eserleriyle dolmaya ve onun vizyonunu yaşatmaya devam edecektir. Yaşıyor olsaydı, daha birçok projeye imza atardı; ancak onun ardında bıraktığı izler, hem mimarlık camiasında hem de insanların kalplerinde ebediyen yaşatılacaktır.