Geçtiğimiz günlerde meydana gelen korkutucu deprem, Türkiye’nin farklı bölgelerinde hem maddi hem de manevi hasara neden oldu. Ancak, depremin yaşandığı an, bir yemekhanede izleyenleri şoke eden dramatik anlara sahne oldu. O an orada bulunan insanların farklı tepkileri, hayatta kalma içgüdüsünün nasıl harekete geçtiğini gösterdi. Yemek masasında oturan bazı bireyler panik içinde kaçarken, bazıları baygınlık geçirdi. Ama bir grup, o an ceplerindeki telefonları almayı ya da yemeklerini bırakmayı akıllarına bile getirmedi. Bu olay, deprem anında insanların farklı tepkileri ve olayların nasıl geliştiği üzerine birçok soruyu gündeme getiriyor.
Yemekhane, o sırada 200’den fazla öğrencinin ve çalışanın bulunduğu kalabalık bir ortamdaydı. Depremin ilk sarsıntısı geldiğinde, hemen herkes ne olduğuna anlamaya çalıştı. Ancak, kısa süre içinde panik hakim oldu. Bazı öğrenciler hemen dışarı fırladı, kimisi ise odanın güvenli bir köşesine sığındı. Bu anların korkutuculuğu, topluluk içinde hemen bir kaos havası yarattı. Bazı bireyler baygınlık geçirdi, ya da kendilerini yere bıraktı. Çoğu kişi için, deprem anındaki bu duruma nasıl tepki verdikleri, bir refleks olarak geri dönüp değerlendirildiklerinde büyük bir şok unsuru oldu. İnsanların bu korku dolu anlarda ne yapacaklarını ve nasıl bir tepki vereceklerini önceden kestirmek oldukça zordu.
Ancak bu dehşet anında dikkat çeken bir diğer unsur, bazı bireylerin yemeklerini bırakmamış olmalarıydı. Sert bir sarsıntı geçiren bu bireylerden biri, “O anda yemeğimi bırakmayı düşünmedim. Ne yapacağımı da bilemedim; ama bunu yapmaktan hoşlandığım bir şeyin bana zarar vermesini istemedim!” diyerek yaşadığı ilginç durumu anlattı. Yemek masasında otururken bir yandan patates kızartmasını tabağından almak, diğer yandan ne olup bittiğinin farkında olmamak, günün unutulmaz bir hatırası haline geldi. Deprem gibi korkutucu bir olay anında bile, kimi insanlar için yemek, bir tür huzur ve güven unsuru olarak öne çıkabiliyor.
Özellikle, yemeğin sunduğu duygusal rahatlama, birçok kişi için hayatın stresini bir nebze olsun hafifleten bir unsur olmaya devam ediyor. Bu tür durumlar, insan beyninin nasıl çalıştığını, travma anında bireylerin nasıl davrandığını ve bazı bireylerin neden normalleşmeyi arzuladığını gözler önüne seriyor. Eğer bir şeyler yolunda gitmiyorsa, bazı bireyler için normalleşmenin bir yolu olarak yemek gibi sıradan bir aktivite, güven hissini yeniden kazandırıyor olabilir.
Sonuç olarak, deprem anında yaşananlar insan davranışlarının ne derece karmaşık olduğunu bir kez daha gösterdi. Kimi insanlar kaçarken, kimi bayılırken, bazıları sıradan bir öğle yemeği yemenin huzurunu yaşadı. Bu olay, sosyolojik açıdan da incelenmesi gereken bir durum olarak zihinlerde yer edindi. Sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde farklı kültürel arka planlardan gelen bireylerin, böyle ekstrem anlarda neler hissettiğini ve ne tür tepkiler verdiklerini anlamak, insan doğasının karmaşıklığını keşfetmek açısından da oldukça önemli. Bu olayın ardından her ne kadar hayat bir şekilde normale dönse de, bu tür travmatik olayların insanların psikolojisi üzerindeki etkileri, uzun yıllar boyunca tartışılacak konular arasında yer alacak gibi görünüyor.