Son günlerde yaşanan ilginç olaylardan biri, bir sahte medyumun, kurbanlarının kapısını çalarak “üzerinde büyü var” diyerek korku yayması oldu. Bu durum, hem medyumluk iddialarının getirdiği mağduriyetleri gözler önüne seriyor hem de sahtekarların nasıl insanları kandırabileceğini bir kez daha gösteriyor. Hemen her gün başımızı soktuğumuz evlerin kapılarında beliren bu tür tehditlerin ardında yatan gerçekler ise oldukça ürkütücü.
Olay, geçtiğimiz hafta şehrin kalabalık bir semtinde meydana geldi. Orta yaşlı bir kadın, kapısının çalınması üzerine kapıyı açtığında, karşısında kendini medyum olarak tanıtan bir adamla yüz yüze geldi. Adam, çarpık bir dille ‘büyü var’ diyerek kadının hem fiziksel hem psikolojik olarak derinden etkileyen bir senaryo oluşturdu. Bu tür gerçeküstü söylemlerin ardında yatan amaç, genellikle maddi kazanç elde etme çabasıdır. Kadının cinsiyeti ve sosyal durumu, bu tür dolandırıcılıkların hedef kitlesini oluşturduğu için daha dikkat çekici bir hale getiriyor.
Alınan bilgilere göre, sahte medyum, kapıyı çalan kadından para talep etti. Bu süreç içerisinde kadının geçmişine dair özel bilgiler verdiği ve sıkıntılı anlarını bildiği izlenimini verdiği ortaya çıktı. Çoğu zaman, bu tür sahtekarlıklar, kurbanlarının zayıf noktalarını hedef alarak onları manipüle etme üzerine kuruludur. Dolandırıcı, önce kurbanının korkularını besleyerek onu kendisine bağımlı hale getiriyor. Sonra ise, ‘bu rahatsızlığın’ çözümü için çeşitli ücretli ritüeller öneriyor.
Bu olay sonrası şehrin asayiş ekipleri, sahte medyumların hangi yöntemlerle insanları kandırdığı üzerine dikkat çekici bir analiz yaptı. Özellikle dolandırıcılık çetelerinin bu tür sahtekarlıkların artmasına zemin hazırladığı belirtiyor. Dolandırıcıların akıl ve mantıktan oldukça uzak bir şekilde hareket ettiğini söyleyen yetkililer, “Bu tür olaylarda dikkatli olunması ve hemen durumu yetkililere bildirilmesi gerekiyor” vurgusunu yaptı.
Artık medyumluk faaliyetleri, çoğu zaman basit bir para kazanma yöntemi olarak görülüyor. İnsanların inançlarını suistimal eden bu sahtekarların yarattığı korku ve belirsizlik olgusu, toplumda derin yaralar açabiliyor. Gerçek medyumlar ise sahtekarların yarattığı olumsuz algılardan nasibini alıyor. Güven sarsıldıkça, ruhsal destek arayışı içinde olan kişilerin yardım alması komplike bir hal alıyor. Dolayısıyla, bu gibi durumlarda bilinçli olmak ve sağduyulu davranmak son derece önemli.
Böylesine korkutucu bir olay, aslında toplumdaki tüm bireylerin bu tür sahtekarlıkların farkında olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Medyumluk inancı, tarih boyunca yürürlükte olan bir olgudur. Ancak bu tür suistimaller, yalnızca bireyleri değil, toplumun genel yapısını tehdit eder hale gelmektedir. Dolayısıyla, herkesin bu sahte medyumlara karşı daha dikkatli ve bilinçli olması büyük bir gereklilik halini alıyor.
Sonuç olarak, üstünde büyü olduğu söylenen her birey, dolandırıcılıkların hedefi olabileceği için çok dikkatli olmalıdır. Eğer böyle bir durumla karşılaşılırsa, derhal yetkililere başvurmak ve bu tür sahtekarlıkların önlenmesini sağlamak için ilgili mercilere iletmek gerektiği unutulmamalıdır. Toplum olarak, bu tür olaylara karşı dikkatli ve bilinçli olmak, hem bireysel hem de sosyal olarak büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir medyum veya ruhsal danışmanlık hizmetine yönelmeyi düşünmeden önce, kişinin bu hizmetlerin doğruluğunu ve güvenilirliğini sorgulaması, akıllıca bir adım olacaktır.